Kusursuz, ışıl ışık bir cilde sahip olmak isteyen kadınlar olarak, kişisel bakımımıza özen gösteriyoruz. Kürlerle ve terapilerle taçlandırdığımız cildimizin güzelliğini belirleyen başlıca parametre ise tükettiğimiz gıdalar. Cildimizin nem kalitesini artırmak ışıl ışıl cilt için; kaliteli, düşük kalorili ve organik gıdaları tercih etmeliyiz. Hem sağlıklı hem de keyif verici olan bu kaliteli beslenme tarzı, yaşam standardımızı da yükseltiyor.
Pek çoğumuz yoğun geçen bir haftanın sonu geldiğinde, stres altındayken veya çooook mutluyken; kendimizi bir pasta ya da tatlıyla ödüllendirmeyi seviyoruz. Yemekten sonra veya derin muhabbetlere daldığımızda lezzetli atıştırmalıklar tüketiyoruz. İş yerinde stres yaşadığımız durumlarda ardı ardına kahve fincanlarını deviriyor ya da gazlı meşrubatlarla ferahlamayı tercih ediyoruz. Ekstra morale ihtiyacımız olduğu zamanlarda diyete ara verip patates kızartmasıyla ya da çikolatayla ufak tefek tatlı kaçamaklarla kendimizi şımartıyoruz. Ancak maalesef bazılarımız için bütün bu beslenme kaçamakları istenmeyen sonuçlar doğurabiliyor. Bu olumsuz sonuçların başında pek tabii ki yağlanmak, hantallaşmak, kilo almak ve kaçınılmaz olarak cilt problemleri geliyor.
Aşırı şeker tüketmek
Kilo aldırmasının yanı sıra, gazlı içeceklerde, tatlılarda ve her türlü şekerli gıdada bulunan şeker cildimizin yaşlanmasına sebep olur. Dahası şeker fazla tüketildiği zaman kolajene ve elastine zarar verir. Cilt esnekliğini kaybeder ve kırışıklıklar oluşmaya başlar. Günlük olarak alınması tavsiye edilen şeker miktarı erkekler için 35 gram (150 kalori), kadınlar için ise 20 gram (100 kalori). Yani bir gün boyunca 1 kutu kolanın içerdiği şekerden daha az şekere ihtiyacımız var.
Tatlıyı çok seven birisi iseniz bunları tüketmek yerine meyve yemelisiniz.
Kahve tüketimini abartmayın
Türk kültürünün ve yaşam tarzının olmazsa olmazı olan Türk kahvesi hepimizin o kadar çok içselleştirdiği bir gıdadır ki, sabah kahvesinden önce mideyi dolu tutmak için yediklerimize Kahve Altı (Kahvaltı) deriz. Keyifli bir sohbetlere meze olması ve senelere yayılan hatır taşıması bir yana, birçoğumuz kahve içmeden kafasını toparlayıp güne başlayamıyor. Bu denli yoğun içilen ve dinç kalmamızı sağlayan kahvenin tüketiminde aşırıya gidildiğinde; cildimizin baş düşmanına dönüşebiliyor.
Bir fincan kahvede 95 mg kafein bulunurken 1 espresso shot’ta 64 mg kafein bulunuyor. Bir kişinin tüketimi için günde ortalama olarak 300 mg yani normal çekilmiş 2-4 fincan kahve ideal görünüyor. Aşırı kahve tüketimi; uykusuzluk, tansiyon, taşikardi gibi sorunların yanı sıra vücudumuzda stres hormonu kortizonun da fazla olarak üretilmesine yol açıyor. Kortizon ise dehidrasyona yani çok fazla sıvı kaybına dolayısıyla da cildin renginin matlaşmasına, soluk görünmesine ve erken yağlanmasına neden oluyor.
Kızartmalar…
Maç ya da film izlerken, hiçbir şey patates kızartması, cips, patlamış mısır gibi yağlı ve tuzlu atıştırmalıkların verdiği hazzı veremez… Ancak bu atıştırmalıklar cildimiz üzerinde sivilce ve siyah nokta oluşumuna yol açtığı gibi fazla kalorisi yüzünden vücutta yağlanma da yapıyor. Bu tarz ürünler genellikle bol tuzla beraber tüketiliyor, gereğinden fazla tuz tüketimi ise dehidrasyon ve vücudunuzda su tutulmasına yani ödeme neden oluyor.
Kalitesiz, Paketlenmiş Gıdalar
Cilt için zararlı besinlerden ilk grup, düşük kaliteli, paketlenmiş ve işlenmiş gıdalardır. Bu yiyeceklerde, işlenme süreçleri sırasında canlı enzimler ve besin maddeleri zarar görür ve yok olurlar. Eğer beslenmenizde bu tip hazır gıdalar fazla yer tutuyorsa, besin maddesi eksikliği yaşamanız oldukça yüksek bir ihtimaldir. Bu tip eksiklikler de ciltte etkilerini gösterirler. Yedikleriniz ne kadar kaliteli olursa, cildiniz ve sağlığınız da o kadar kaliteli olur. Ayrıca hazır yemeklerin genellikle su içeriği düşüktür. Suyun da hem hayati organların işleyişi, hem de cilt güzelliği için ne kadar önemli olduğu bilinmektedir..
Ayrıca paketli gıdalarda hatta sakız da bile bulunan; Aspartam, Red #5 gibi gıda katkı maddeleri aslında vücudumuza hiç girmemesi gereken zehirli kimyasallardır. Hiçbir besin değerleri bulunmaz, vücudumuzda tahrişe, enflamasyona ve histamin tepkisine yol açabilirler. Ayrıca vücudumuz bu tip kimyasalları dokularda depolamaya meyillidir.
Zararlı gıdalardan uzak durarak ve sağlıklı tercihler yaparak alt yapısını hazırladığımız cildimizin yağ dengesini korurken; hedefimize yönelik, kişiselleştirilmiş doğru bakım uygulamaları ile cilt kalitemizi artırabiliriz. Böylelikle daha sağlıklı, ışıl ışıl, pürüzsüz bir cilt sahibi olabiliriz.