Femponiq Kurucusu ve Kreatif Direktörü Buket Meşelik Duran, sürdürülebilir bir dünya için sürdürülebilir modanın önemini kaleme aldı.
Sürdürülebilir moda terimi hem çevreyi hem de giysi üretenleri korumayı amaçlayan bir terim. Genel amacı ise CO2 emisyonlarını azaltmak, aşırı üretimi ele almak, kirliliği ve atıkları azaltmak, biyoçeşitliliği desteklemek ve hazır giyim işçilerine adil ücret ödenmesini ve güvenli çalışma koşullarına sahip olmasını sağlamak demek mümkün.
Hızlı modaya hakimiyeti olan moda endüstrisi, zehirli ve ucuz tekstil boyalarının kullanımı sebebiyle küresel olarak temiz suyu en fazla kirleten ikinci büyük sektör ve sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda hala kat etmesi gereken uzun bir yolu var. Kısa sürede son moda trendlerini ve tasarımları taklit eden, bunları düşük maliyet ile toplu olarak üretip hızlı bir şekilde perakende mağazalara getiren bu iş modelinin temel doğası, sürdürülebilir olmasını neredeyse imkânsız kılıyor. Yüzde 100 sürdürülebilir bir marka yaratmak zor olsa da daha etik ve çevre dostu giysiler yaratmak için süreçleri değiştirmek mümkün. Moda endüstrisi sürdürülebilirliği mümkün kılmak için, daha az ama daha kaliteli giysiler üretmek için zihniyetini değiştirmeli ve öncelikle atığın üretilmediği döngüsel bir ekonomiyi hayata geçirilmelidir. Bu, daha sürdürülebilir malzemeleri tedarik etmeye yatırım yapmayı, ikinci el ve kiralık pazarları destekleme ve hayvan kürkleri ile egzotik derilerin kullanımından vazgeçmeyi içeriyor.
Geçtiğimiz son birkaç yılda sürdürülebilir şekilde yetiştirilmiş lifli mahsuller veya geri dönüştürülmüş malzemeler gibi çevre dostu kaynaklardan elde edilmiş kumaşlar ile stilden ödün vermeden limitli sayıda koleksiyonlar çıkaran yeni markaların artığını görmek gelecek için umut verici. Bazı markalar geri dönüştürülmüş malzemeleri veya yaşam döngülerinin sonunda biyolojik olarak parçalanan doğal kumaşları tercih ediyor, bazıları ise karbon ayak izlerini azaltmak için sipariş üzerine veya çok küçük partiler halinde üretim yaparak üretimlerini yavaşlatmak ve azaltmak için çalışıyor. Her iki durumda da ürünleri ne kadar sevdiğiniz, sık ve uzun süre giydiğiniz, herhangi bir giysinin gerçekten sürdürülebilir olup olmadığı sorusunun gerçek cevabına tanıklık ediyor. Bu konuda en büyük sorumluluk ise tüketicilere düşüyor. Aşırı üretim ve tüketimden kaçınmak için tercihimizi gerçekten ihtiyacımız olan ve uzun süre severek giyeceğimiz kaliteli ürünlerden yana kullanmalıyız.
Özel butik bir tasarıma ayıracak kısıtlı bütçeye sahip kadınlar ve hatta bütçesi yüksek kadınların bile kıyafetleri günümüzde kiralayabiliyor olması gerçekten çok güzel ve sürdürülebilir bir seçenek. Geçmişte, kıyafet kiralamak fiziksel mağazalara gitmeyi gerektiriyordu. Ancak günümüzde giyim kiralama pazarı çevrimiçi olarak büyüyor. İnternet üzerinden satış yapan markamız için bu fikrin şuan ve gelecek için kaçınılmaz bir gereklilik olduğuna inanıyorum. İstatistiklere göre Birleşik Krallık, giysi kiralama konusunda Avrupa’nın en büyük pazarlarından biri ve gün geçtikçe yeni yeni çevrimiçi gardırop kiralama platformlarının çıktığına tanıklık ediyoruz.
Sürdürülebilir yaşamın dünya çapında denge, eşitlik ve adalet ile yeniden inşa edilebileceğine ve her büyüklükteki işletmenin bir hayır kurumunu bu konuda desteklemesi gerekiyor. Sürdürülebilir bir marka olmak ise kar elde etmenin ötesine bakıp, çevresel etki ve etik tedarik zincirleri gibi diğer değerleri eşit derecede önemsemekten ve sosyal sorumluluk taşımaktan geçiyor.